18 Ocak 2019 Cuma

EKONOMİK VE ULUSAL BİR ULAŞIM ARACI OLARAK BİSİKLET!

1.GİRİŞ

Bu yazımızda bisikletin dünyadaki en ekonomik ve en ulusal ulaşım aracı olduğu tezini kanıtlamaya yönelik tezlerimizi ve bu tezlerimizin nesnel gerçeklikteki gerekçelerini ortaya koyacağız. Bazı tezlerimize katılmayabilirsiniz; fakat lütfen nesnel gerçeklikten alacağımız örnekler üzerine biraz düşününüz. Zaten o gerçekler üzerinde biraz düşündüğünüzde ileri sürdüğümüz tezlerin ütopik değil oldukça gerçekçi olduklarına siz de kanaat getireceksiniz. En azından biz buna inanıyoruz.

2.TEZLER

Bisiklet basit bir teknik yatırım ile hızlı bir biçimde yerli ve milli imkânlarla ülkemizde üretilebilir. Bisiklet üreten bir fabrika açmak için çok büyük sermayelere ihtiyaç yoktur. Aile şirketleri biçimde örgütlenme bile bir bisiklet firmasını yaratıp büyütmek için yeterli olmaktadır. İtalya'da üretim yapan bisiklet firmalarının çoğu artık seri üretimlerini Taiwan'a kaydırmış durumda olan aile şirketleri biçimde örgütlenmiş firmalardan müteşekkildir. Katma değeri yüksek olan üretimlerini ise hâlâ kendi ülkelerinde yapmaya devam ediyorlar. Biz de ülkemizde aynı yöntemi kullanarak kaliteli Türk çeliğinin, aluminyumunun hammadde olarak kullanıldığı bisiklet kadrosu üretimine geçebiliriz. Günlük kullanım için daha hafif ve daha sağlam alüminyum malzemeden üretilen, nispeten uygun fiyatlı rekabetçi ürünlerle iç piyasadaki yerimizi güçlendirebiliriz.

Bisiklet, Türkiye'nin dış ticaretteki en büyük çıktı kalemi olan petrole bağımlı değildir. Bu bağlamda ülke ekonomisine en büyük katkıyı bisiklet kullanımının arttırılması sunacaktır. Ulusal ekonominin güçlendirilmesi bağlamında şehir içi ulaşımda bisiklet kullanımını teşvik etmek, bu kullanım oranının arttırılması için projeler üretmek ve geliştirmek çok büyük bir önem taşıyor. Kısa mesafelerdeki bisiklet kullanımını %50 oranında arttırarak ulaşım amaçlı petrol tüketimini büyük oranda azaltmak mümkündür. İthal ettiğimiz petrole yapacağımız ödemeler de ülkemizde kalacak, bu kaynak daha verimli bir biçimde üretimi arttırıcı teşvikler için kullanılabilecektir. Bu bağlamda düşünecek olursak Türkiye'nin ekonomik gelişimine en büyük katkıyı günlük hayatta bisiklet kullanımının arttırılması sunacaktır. Türkiye'nin petrole bağımlılığını azaltabilmenin en sağlıklı yolu bisikletli bir yaşamı inşa etmekten geçmektedir.

Kişisel ekonomimize yapacağımız en büyük katkı yine bisiklet kullanımı ile mümkün olacaktır. Birikim yapmanın en kolay yolu harcama yapmamak ya da harcama kalemlerini azaltmaktan geçer. Şehir içi kısa mesafeli ulaşım ihtiyacımızı kişisel aracımızla ya da toplu taşıma araçlarıyla yapmak yerine bisiklete yönelirsek her ay kişisel bütçemizde hatırı sayılır bir gedik açan ulaşım giderlerini sıfıra indirmiş oluruz. İşe gidip gelirken ulaşımını toplu taşıma araçları ile sağlayan yurttaşlarımızın aylık ulaşım masrafı 300 TL ile 500 TL arasında değişmektedir. Daha fazla da harcayanlar mevcut olmasına rağmen biz şimdi yapacağımız hesaplamada ortalama fiyatları kerteriz olarak alacağız. 12 ay çalışan bir yuttaşımız bir yılda işe gidip gelirken ulaşıma 3600 TL harcamaktadır. Bu parayla giriş seviyesinde bir yol bisikleti, orta seviyede bir dağ bisikleti, üst seviyede bir şehir bisikleti satın alınabilir. Sıfır olarak alınan bir bisiklet, düzenli bir biçimde kullanılırsa, kullanıcısına ilk yılında vites ayarı dışında ciddi bir sorun çıkarmayacaktır. Bir sene bisiklete binerseniz bisikletin ücreti zaten ulaşım masraflarınızdan çıkmaktadır. 1. yılından sonra kâr etmeye başlayan başka bir ulaşım yatırımı biliyorsanız onu deneyebilirsiniz tabiî ki; ama bu açıdan bakarsak bisiklet oldukça kârlı bir yatırım olacaktır.

Artan vücut direnciniz sayesinde daha az hastalanacak, böylece sağlık harcamalarınızı da kısmış olacaksınız. Spor yapmak için spor salonuna aidat ödemesi yapıyorsanız bisiklete binmeye başladıktan sonra buna da masraf yapmaya gerek kalmayacak. Her gün 30 km bisiklete binen ortalama bir insanın spor salonuna ihtiyacı kalmaz. Zayıflamak izin diyetisyene verdiğiniz ücret de diyet yapmak için harcadığınız para da cebinizde kalacak. Büyük resme bakarak durumun nesnel gerçekliğini okumaya başladığınızda sadece bisiklete binerek kişisel bütçenizde yıllık 5 bin lirayı aşan bir tasarruf yapabileceğiniz açık bir biçimde ortadadır. On yıl bisiklete binerseniz 50, 20 yıl bisiklete binerseniz 100, 30 yıl bisiklete binerseniz 150 bin lira tasarruf etmiş olacaksınız. Şimdi bir de Türkiye genelinde 20 milyon insanın işe gidip gelirken bisiklete bindiğini bir düşünün. Tasarrufun miktarına dudağınız uçuklayacak. 10 milyar TL!!! 30 yılda sadece bisiklete binilerek yapılan tasarruf ile biriken sermayenin boyutlarını görebiliyor musunuz? Sadece bisiklet kullanımından kaynaklanan tasarrufların mevduat hesabı olarak yatırılmasıyla kurulan bir "Bisiklet Bank", bir yılda 10 milyar TL'lik mevduat hesabı ile Türkiye'de bankacılık sektöründeki en büyük bankalardan biri olabilir.

Şehir içi trafiğinde bisiklet kullanarak şehirlerimizin daha yaşanabilir yerler olmasını sağlayacaksınız. Hava kirliliğinin azaldığı, nefes alınabilir bir havaya sahip şehirlerde yaşam kaliteniz artacak. Buna paha biçilemez. Ayrıca şehrin havasını temizlemek için yapılan kamu yatırımlarına da gerek kalmayacak. Sıfır kamusal harcama ile havası tertemiz bir şehir yaratmanın yolu da bisikletli bir yaşamdan geçiyor. Ülkemizin en büyük ulusal serveti doğasıdır. Ülkemize gelen turistlerin tamamına yakını eşsiz doğa güzelliklerimizi gezip görmek için ülkemizi ziyaret ediyorlar. Herkes havası temiz bir şehri gezmekten zevk alır, böyle bir şehri herkese tavsiye eder. Hiçkimse havası egzoz dumanlarıyla kirletilmiş bir yeri, orası cennet dahi olsa, gezmekten zevk almaz. Bisikletli bir yaşam inşa ederek şehirlerimizin havasını daha temiz kılmak mümkündür. Bu sayede ülkemizin en büyük serveti olan doğal güzelliklerini de korumuş olacağız. Havanız kirlenirse her şeyiniz kirlenir, havanız temizlenirse zamanla her şeyiniz temizlenir. Ülke ekonomisine sunulacak en büyük katkı da bu olsa gerek.

Şimdiye kadar bisiklet kullanımının ekonomik boyutları üzerinde durduk. Bundan sonra ise bisikletin niçin "ulusal bir ulaşım aracı" olduğunu anlatalım. Şimdi bu konudaki tezlerimizi ortaya koyalım: Öncelikle tasarımından üretimine kadar her aşamasıyla birlikte yerli ve millî olan tek bir motorlu araç firmamız var mı? Yok! Kullandığımız motosikletler, arabalar, kamyonlar, otobüsler, tramvaylar, uçaklar vs aklınıza gelebilecek ne kadar motorlu taşıt varsa neredeyse tamamına yakını yabancı firmaların ürünleridir. Sokağınıza bir bakın. Bir tane Türk arabası görebilecek misiniz? Her yıl milyarlarca lirasını yabancı otomobil firmalarını zengin etmek için harcayan bir millet özgür ve bağımsız kalabilir mi? Her yıl binlerce lirasını o yabancı firmaların ürettiği motorlu araçların yakıt tüketimine harcayan bir ülke özgür ve bağımsız kalabilir mi? Oysa bisiklette durum çok farklı. Üretiminin bir kısmını Türkiye'de yapan yerli ve milli bisiklet firmalarımız var. Küçük bir devlet desteği ve bilimsel bir programla bu firmalarımızın iç pazarda rakipsiz, dış pazarda ise rekabetçi olmalarını sağlamak mümkündür. Tabii ki siyasilerimiz motorlu araç satıcısı lobilerin etkisi altında kalmadan kararlı bir şekilde bisikletli bir yaşamı teşvik edecek politikalar geliştirebilirselerse bu mümkün olacaktır. Yoksa eski tas eski hamam durumları devam edecek.

İkinci nokta da şudur: Şu anda üretimini Türkiye'de yapan bisiklet firmalarının büyük çoğunluğu ya yurt dışında ürettirdiği kadrolara kendi markasını basarak satış yapıyorlar ya da burada üretilen bisikletlerin hammadde ve yedek parçalarını yurt dışından getiriyorlar. Ülkemizdeki fabrikalarında üretim yapan firmalar da hammadde bakımından dışa bağımlı. Yedek parçaların, vites setlerinin tamamı yurt dışından getiriliyor. Bunların tamamı ithal! Neden? Çünkü bizim yerli bir vites seti üreticimiz yok. Uzun vadeli planlama ile bisiklet endüstrisindeki ithal hammadde kullanımının düşürülmesine, bisiklet endüstrisindeki yerlilik oranının arttırılmasına çalışılmalıdır. Kendimize hedef olarak kadrosundan tutun da vites setine ve jant setinden tutun lastiğe kadar her parçasıyla birlikte Türkiye'de üretilen bisikletler yapabilmeyi koymalıyız. Yerli ve milli üretim yapan bisiklet markalarını çoğaltıp büyütmeden bisikletli bir yaşamı inşa etmenin ulusal ekonomiye katkısı kısıtlı olacaktır. Motorlu araç bağımlılığından yurt dışından gelen bisiklet bağımlılığına geçiş yapmış olacağız sadece. Durum değişmeyecek. Tepeden tırnağa kendi bisikletimizi kendi imkânlarımızla ve dünya çapında rekabet edecek fiyatlarla üretmeyi başaramadan ekonomik anlamda bağımsız olamayacağız.

Yerli bisiklet firmalarının iç ve dış pazarlarda rekabetçi olabilmeleri için ciddi bir planlama yapılmalı, sektördeki yerli üretici firmalar vergi indirimleri ve sanayi teşvikleri ile desteklenmelidir. Sektöre girmek isteyen yerli sermayeli firmalara düşük faizli krediler sağlanmalı, yeni firmaların ayakta kalabilmesi için firma piyasada tutunabilmeyi başarana kadar kamunun bisiklet alım garantisi getirilmelidir. Türkiye'de üretim yapan bisiklet firmalarının fabrikalarında kullanılan enerji fiyatlarında da birtakım destekler verilmelidir. Yerli ve milli imkânlarla üretilen bisikletlerin yurt içindeki bisiklet kullanıcılarına uygun fiyatla sunulması sağlanmalıdır. Bisikletle işe giden memura ek ödeme yapılmasıyla dahi bir yılda milyonlarca bisikletin satılması sağlanabilir. Okuluna bisikletle gelen öğrenciye "bisikletli yaşam bursu" adı altında aylık bir ödeme yapılabilir, bu burs ile ilk aşamada 2 milyon öğrenci bisikletli yaşama dâhil edilebilirse ve bu öğrencilerin bisiklet ihtiyacı yerli firmalardan karşılanırsa bisiklet endüstrisinde ne kadar büyük bir hacim yaratılacağını görmek için dâhi olmaya gerek yoktur. Bunlar ilk akla gelen sığ ve basit projeler. Daha derinlikli bir çalışma ile daha nitelikli projeler üretilebilir.

3.SONUÇ

Sonuç olarak yukarıdaki gerekçelere dayanarak şunu iddia ediyoruz: Bisiklet, en ekonomik ulaşım aracıdır. Bisiklet, en ulusal ulaşım aracıdır. Yerli ve milli bisiklet sanayisini geliştirecek teşvikler derhâl uygulamaya alınmalıdır. Bisikletli bir yaşam inşa ederek daha çevreci ve daha ekonomik bir ulaşım stratejisi geliştirilmelidir, bisikletli yaşamın geniş halk kitleleri tarafından benimsenmesi için devlet destekli projeler yapılmalı ve bisikletli yaşam ülke çapında özendirilmelidir.