22 Kasım 2021 Pazartesi

TÜRKİYE BİSİKLET FEDERASYONU'NUN YENİ YÖNETİMİNE TAVSİYELER!


1. Yapılacak ilk iş olarak MEB ile ortak bir proje geliştirerek en geç 2022 Şubat tatiline yetiştirilmek üzere ortaokul ve lise düzeyinde eğitim veren öğretmenler için antrenörlük kursları açılmalı. Birinci kademe belgesi olanlar için ikinci kademe, hiç belgesi olmayanlar için birinci kademe antrenörlük kursları açılmalı. Kursu bitirip yardımcı antrenör ve antrenör belgesi alan öğretmenlerin halk eğitim merkezleri kapsamında bisiklet eğitimleri vermeye başlaması sağlanmalı. Uygun olan okullarda ise ders dışı egzersiz çalışmaları kapsamında bisiklet kursları açılmalı. Antrenörlük belgesi olan öğretmenlerin bulunduğu okullara roller ve bisiklet yardımı yapılmalı. Bu kurslarda yetiştirilen bisikletçiler "okul sporları federasyonu" kapsamında düzenlenecek bisiklet yarışlarında yarıştırılarak test edilmeli, bunların arasından belirlenecek yetenekli çocuklar millî takım antrenörleri tarafından yıldız B ve yıldız A millî takıma alınmalıdır.

2. "İşe yaramaz master sporcular"ın işe yaramazlığına yönelik tüm gerekçeler ortadan kaldırılmalı. Master sporcuların antrenör olması teşvik edilmelidir. Bunlar bisiklet sporuna emek ve gönül vermiş insanlardır. Onları işe yaramaz olmakla suçlamak büyük bir ayıptı. Bu ayıp derhâl yeni yönetim tarafından ortadan kaldırılmalıdır. Yıllarca sele ağrısı çekmiş, forma terletmiş, bu spora tutku ile bağlanmış bu insanlara karşı bisiklet federasyonu borçludur. Bu borç derhâl ödenmelidir.

3. Paralı yarış (gran fondo) düzeni derhâl sonlandırılmalıdır. Bisikletçileri müşteri hâline getiren bu sistem ya tamamen kaldırılmalı ya da gelirlerinin tamamının alt yapıdan sporcu yetiştiren kulüplere âdil bir biçimde paylaştırıldığı yeni bir sistem oluşturulmalıdır. Gran fondolardan kesilen federasyon harcı derhâl kaldırılmalıdır. Kaldırılmayacaksa bu harç da âdil bir paylaşım sistemi ile alt yapıdan sporcu yetiştiren kulüplere malzeme desteği olarak verilmelidir. Hangi gran fondodan ne kadar gelir elde edildiği ve bu gelirin hangi takımlara malzeme desteği olarak dağıtıldığı şeffaf bir şekilde bisiklet kamuoyuna ibraz edilmelidir.

4. Bisiklet sporuna verilen bütçe bisiklet sporcusu lehine harcanmalıdır. Birkaç organizasyon şirketi ve bisiklet turizmi şirketini federasyon desteği ile büyütmek için değil sporcu sayısını arttırmak için kullanılmalıdır. Âdil bir seçimle belirlenen bisiklet sporcularına aylık düzenli ödemeler yapılmalıdır. Aç ayı oynamaz, aç bisikletçi yarış koşamaz. Geleceği olmayan bir spor için kimse hayatını tehlikeye atmaz. Sporu bıraktıkları vakit bu sporcular ne olacak? Bisiklet sporcularının geleceği için nasıl bir planlama yapılmaktadır?

5. Bisikletçisine bisiklet verebilmeyi bir yana bırakalım iç lastik veremeyen takımlarımız var. Belediyeler ve şirketler desteğini çekse bir ay daha dayanamazlar. Ciddi miktarda malzeme sıkıntısı var. Yedek parça ve bisiklet fiyatları uçmuş durumda. En ucuz roller 1250 lira. En ucuz trainer 1500 lira. En ucuz iç lastik 45 lira. Yılda 20 bin km yapması gereken bu sporcu hangi malzeme ile antrenman yapacak? Hangi malzeme ile yarış koşacak düzeye gelecek? Sözgelimi velodrom inşaatı bittiğinde hangi bisiklet ile veledoromda yarış koşacak bu bisikletçiler? Track bike üreten bir tane üretici firmanız yok. Yarış koşacak seviyede bir track bike 30 bin liradan başlıyor. 70'li yıllardaki gibi velodromda yol bisikleti ile yarış düzenleyip dünyayı üstümüze güldürecek misiniz?

5. Eski federasyon döneminde bile iki elin parmaklarını geçecek sayıda bisiklet sporcusu yetiştirip ulusal ve uluslararası yarışlarda başarılar kazanan antrenörlerimiz var. Eski dönemde başarılı olmuş hocalar sırf diğer yönetimi desteklediler diye dışlanacak mı? Yoksa hep birlikte kucaklaşma gerçekleşecek mi? Ülkedeki bisiklet takımı sayısı belli. Bir takım daha açabilmek için kırk takla atıyoruz. Bisiklet takımı açmaya niyetlenen şehirler ikinci kademe antrenörlük belgesi olan antrenör bulamıyor. Bu yoklukta kimseyi küstürme gibi bir şansımız yoktur. Eski yönetimi desteklemiş antrenör ve takımlar dışlanmamalı, verilecek tüm desteklerden âdil oranlarda faydalandırılmalıdır. Millî takım antrenörleri belirlenirken sizin adamımız bizim adamımız kriteri değil "ehliyet ve liyakat" gözetilmelidir.

6. Farkında mısınız, bilmiyorum; fakat bu sporun bir sporcu seçme ve yetiştirme sistemi yoktur. Allah'a emanet sporcu yetiştiriyoruz. Emmimim oğlu, dayımın kızı ve bir de bir elin parmaklarını geçmeyen sayıda idealist antrenör sayesinde çocuklar bu spora başlıyor. Planlama yok, proje yok, ülke çapında ortaokuldan başlayan bir sporcu seçme sistemi yok, bunlar olmayınca dolayısıyla geniş bir sporcu havuzu da yok. Bir yıl içinde alt yapıdan bisikletçi yetiştiren antrenörlerin görüş ve önerileri dikkate alınarak şeffaf ve âdil bir sporcu seçme ve yetiştirme sistemi geliştirilip bisiklet kamuoyuna açıklanmalıdır.

7. Bir önceki federasyon yönetimi trafikte antrenman yaparken alkollü bir sürücü tarafından katledilen lisanslı sporcusuna bile sahip çıkmamıştır. Yetmemiş adalet isteyen ailesine "Siz benim kim olduğumu biliyor musunuz?" diyerek ailenin adaletin yerini bulması için başlattığı kampanyayı baltalamıştır. Federasyon tarafından sahip çıkılmayacağını bile bile hangi aile çocuğunu bu spora başlatır? Federasyon burada inisiyatif almalı, trafikte antrenman yaparken öldürülen sporcularına sahip çıkmalıdır. Ailelere hukukî destek verilmeli, davalara bisiklet sporunun temsilcisi olarak müdahil olmalı, öldürülen bisikletçilerin hesabı katillerinden sorulmalıdır.

8. Antrenörlük kursları sadece yeni seçilen yönetimin adamlarına mı verilecek, yoksa herkesi kapsayıcı bir planlama yapılacak mı? Bir önceki yönetim döneminde kendilerine yakın takımların bulunduğu şehirlerde antrenörlük kursları açıldı. Bu antrenörlük kurslarında yetiştirilen hocaların da büyük çoğunluğu sporcu yetiştirmedi, yetiştirmiyor. Antrenörlük belgesi alalım, dursun, ileride lâzım olurcular çoğunlukta. Antrenörlük belgesi verilen herkesin takibi yapılmalıdır. Belgeyi aldıktan sonra takım çalıştırmayan, tek bir bisikletçi yetiştirmeyen antrenörlerin belgeleri iptal edilmelidir. Tek bir bisikletçi bile olsa bisikletçi yetiştiren antrenör de federasyon tarafından desteklenmelidir.

9. Yeni bisiklet federasyonu yönetimi bisiklet sporcularına verilen harcırahlarda arttırıma gidilecek mi? Harcırahlar ne oranda arttırılacak? Son beş yılda artan enflasyon yüzünden verilen harcırahlar eridi. Eskiden bir yıl yarış koşan bir bisikletçi, aldığı harcırah paraları ile sıfır bisiklet alabiliyordu. Bu şekilde bisiklet sporunun malzeme maliyetini karşılayabiliyordu. 2022'de bir sene boyunca bütün yarışlara katılıp kazasız belasız bitiren bir bisiklet sporcusu, almaya hak kazandığı harcırah paraları ile jant seti bile alamaz. O kadar az yarış düzenleniyor ki profesyonel bisikletçiler bile yılda 10 yarış (gran fondolar hariç) koşamıyor.

10. Ortaokul ve lise düzeyindeki öğrenciler için okul sporları federasyonu işbirliğiyle bölgesel yarışlar düzenlenecek mi? Türkiye'de bisikletin tarihini incelediğimizde bisikletin yükselişe geçtiği dönemlerin tamamında sporcu yetiştirme işlerinin okullara kadar indirildiğini görüyoruz. Ortaokul ve lise düzeyinde mahallî yarışlarda keşfedilen yetenekler Türkiye'nin bisiklet şampiyonları oldular. Bugün okullara gidip sporcu seçmesi yapan birkaç idealist antrenör dışında bu işi yapan kimse kalmadı. Türkiye Bisiklet Federasyonu, Okul Sporları Federasyonu ile işbirliği yapmalı. Okullarda bisiklet takımlarının kurulması teşvik edilmeli, takım kuran okullara bisiklet ve malzeme desteği verilmelidir.

11. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu, Türkiye Bisiklet Federasyonu'nun bütçesinin büyük bir bölümünü tüketiyor. Daha az maliyetle aynı kalitede bir turun yapılabilirliği araştırılmalıdır. Mümkünse daha az maliyetle tur yapılmalı, artan para bisiklet sporcularına harcanmalıdır. Emin Müftüoğlu'nun bir önceki başkanlığı döneminde yapılan planlama ile velodromu olmayan ülkeden Avrupa pist şampiyonu çıkarmayı başardık. Daha iyisini de yapabiliriz. Sadece federasyon bütçesini daha verimli bir şekilde yöneterek az parayla daha çok iş yapabiliriz. Dış politikada mütekabiliyet esastır. Bizi kendi ülkelerinin turlarına davet etmeyen ülkelerin takımlarını bir hafta boyunca ülkemizin en lüks otellerinde krallar gibi ağırlıyoruz. Onlar ise ülkelerindeki 2.1 kategorideki yarışlara bile bizi davet etmiyorlar. Burada bir yanlışlık olmalı. Kendi kaynaklarımızla başka ülkelerin takımlarını finanse ediyoruz.

12. Türkiye'de bisiklet sporu kariyer basamaklarını oluşturmamıştır. 70'li yıllarda bisiklet sporunun zirvesinde olanların da bugün elit kategorideki millî sporcuların da kafasında tek bir soru işareti vardır: Bisiklet kariyerim bitince ne olacağım? Kısacası buna "geçim derdi" diyoruz. Türkiye'de bisiklet sporunun bir geleceği yok. Neden? Çünkü bisiklet sporu kendi ekonomisini yaratamadı, kendi piyasasını kuramadı. Bugün elit düzeyde bu sporu yapan bir bisikletçi yılda 40 bin ila 60 bin lira arasında değişen bir para kazanıyor. Asgarî ücretle bir yerde çalışıyor olsaydı yılda 35 bin lira kazanacaktı. Üstelik hayatını tehlikeye atmadan... Yılda 40 bin lira kazandırdığınız birinin yarışta 85 km/s hızla yokuş aşağı inmesini bekleyeceksiniz. Ne için hayatını tehlikeye atsın? Günümüzün enflasyon rakamları ile çöp olmuş 40 bin için mi? Beyler biraz gerçekçi olun lütfen. Bisiklet bir tutkudur, yaşam tarzıdır vs vs... Bunlar kuru laf... İçi boş propaganda cümleleri bunlar. Bu günden başlayarak bisikleti 20 yıl içinde endüstriyel bir spor hâline getirecek planlama yapılmalıdır. Bu yapılmazsa yetiştirdiğimiz sporcular 35 yaşında işsiz güçsüz insanlar olarak ortada kalırlar. Onları işsiz güçsüz ortada bırakan bir spora da kimse yönelmez.

13. Bisiklet sporu kahramanını arıyor. Bize bir kahraman lâzım. Filenin Sultanları, 12 Dev Adam gibi bir efsane yaratmak zorundayız. Yoksa bisiklet popüler bir spor olamayacak. Günümüz kültürü postmodern kitle kültürüdür. Beğenin ya da beğenmeyin piyasa bu. Medyatik kahramanlar aracılığıyla bir sporu popüler hâle getirebilirsiniz, inandırıcı bir başarı hikâyesine ihtiyacınız var. Sözgelimi bisikletin anıtsal yarışlarından biri olan Paris-Roubaix'i kazanan bir Türk bisikletçiye ihtiyacınız olacak. Pantani'niz olacak, Hinault'nuz olacak, Quintana'nız olacak, Bernal'iniz olacak, Sagan'ınız olacak veeee sıkı durun Armstrong'unuz olacak! Başka bir yazıda ele alacağım; ama bizim de bir Armstrong'umuz olmalı, o zaman ayrıntılı olarak açıklamasını yapacağım.

14. Konya Velodromu biter bitmez derhâl "Six Day Race" benzeri bir yarış düzenlenmeli. Kış sezonunda yarış koşma fırsatı bulamayan bisiklet sporcuları burada yarıştılarak yeni sezona hazırlanmalı. Velodrom yarışları tam anlamıyla bir adrenalin pompasıdır. Bisiklet sporuyla uzaktan yakından alakası olmayan yurttaşlarımız üç saat ekran başına geçip bir yol bisikleti yarışı izlemez. Ancak velodrom yarışları kısa sürelerde yüksek hızlarda çıkılan yarışlardır, heyecan doruktadır ve seyir zevki tarif edilemez. Six Day Race benzeri gelenek yaratan bir yarış yaratılabilirse bu yarışın yaratacağı popüler iklim her bağlamda değerlendirilebilir. Ayrıca yarışlar federasyonun resmî YouTube hesabı üzerinden canlı olarak yayınlanmalı. İzlenme oranları para kazandıracak bir seviyeye ulaştığında yarışların yayın hakları satılarak federasyon bütçesine ek gelir kaydedilmelidir. Bu gelir yine bisiklet sporcularına harcanmalıdır.

15. Ayrıca para harcayan değil para kazanan bir federasyonun mali yapısını inşa etmenin yolları araştırılmalıdır. Sürdürülebilir bir bütçe planlamasına gidilmelidir. Sadece Gençlik ve Spor Bakanlığı'nın verdiği bütçe ile yetinilmemeli. Gelir getiren yatırımlarla bütçeye katkı sunulmalı. Sözgelimi bir bisiklet gazetesi çıkarılabilir. Tur gazetesi deneyimimiz var. Bunu çok küçük bir bütçe ile aylık yayınlanan bir bisiklet gazetesi hâline getirmek mümkün. Bisiklet tutkunlarının bu yayına abone olması sağlanarak federasyon bütçesine şeffaf biçimde düzenli gelir getiren bir kalem yaratılabilir. Türkiye Bisiklet Federasyonu'nun bir YouTube hesabı yok. Varsa da etkin işletilmiyor. Ya da beni o mecrada da engellemişler, göremiyorum. Birkaç gencin gönüllü emeği ile bu hesap canlandırılabilir. Biz de saçma sapan YouTuberlardan Türkiye'de yapılan yarışları takip etmek zorunda kalmayız. Oradan da bir miktar gelir elde edilebilir. İnternet sitesi üzerinden federasyon forması satışa sunulabilir. Böyle bir formayı tasarlamak için gönüllü tasarımcı bulmak çok da zor olmayacaktır. Zira endüstriyel tasarımcı olan pek çok bisikletçi tanıyorum ben. Sporcu için harcanacak bir bütçenin yaratılması için dayanışma göstereceklerdir. Bütçeyi abuk sabuk yerlere harcamak yerine şeffaf bir biçimde bisiklet sporcusunun lehine harcamaya başlarsanız kimler hangi konularda özveride bulunacak, şaşıracaksınız. Yeter ki verdiğimiz emeğin ve sunduğumuz katkının çarçur edilmeyeceğini bilelim.

Türkiye Bisiklet Federasyonu'na yeni yönetim seçilmiş, mazbatasını alıp göreve başlamış. Kurullar belirlenmiş ve çalışmaya başlamış. Hayırlı uğurlu olsun. Eski yönetimin yaptığı hataların yeni yönetim tarafından tekrarlanmamasını diliyorum. Önceki dönemde "sizinkiler" bütün işleri yürütürken yeni dönemde "bizimkiler" anlayışı hâkim olmasın. Bütün görevlendirmeler "ehliyet ve liyakat" esaslarına göre verilsin. Umuyorum dört yılın sonunda Türkiye Şampiyonası koşan elit sporcu sayımız dört haneli rakamları bulur, bisiklet sporu Türkiye'de hak ettiği yere gelir, Türk Bisiklet Sporu dünyada hak ettiği yeri bulur. Şimdilik sadece umut edebiliyoruz. Zira elimizden sadece bu geliyor.