9 Mart 2025 Pazar

BİSİKLET FONU

2025 yılı için “Bisiklet Fonu” adlı yeni bir projeye başladım. Kent içi ulaşımda otomobil kullanmak yerine bisiklet kullanırsak ne kadar birikim yapılabileceğini uygulamalı olarak hesaplayacağım. Bir yıl boyunca işe, çarşıya pazara, markete, her zaman ve her yere bisikletle gideceğim. (10 yıldır bunu yapıyorum zaten, benim açımdan yeni bir olgu değil.) Bir yılda yaptığım toplam kilometreyi hesaplayacağım. Bu ulaşım ihtiyacımı otomobil ile karşılamış olsaydım ne kadar para harcayacağımı hesapladıktan sonra bu para ile çeşitli yatırımlar yapacağım. Bir yılın sonunda ulaştığım toplam tasarruf miktarını ve bu tasarruflar ile yaptığım yatırımların yıllık getirisini sizlerle paylaşacağım. Bu projeme “Bisiklet Fonu” adını uygun gördüm. 2025 yılı için bir yıllık bir planlama yaptım, sonraki yıllar için aynı projeyi farklı yatırım stratejileri ile uygulayacağım. Her yıl yapılan tasarrufları ve bunlar ile yapılan yatırımların getirilerini paylaşacağım. Ömrüm yeterse 10 yıl sonra projeyi sonlandıracağım. Bakalım toplamda ne kadar bir para biriktirmiş olacağım? Ben bunu çok merak ediyorum. Kişisel bir meydan okuma (challenge) gibi bir şey oldu benim için. Kimseye bir şey kanıtlama derdim de yok. Sonuçta hiçbir şey elde edememiş olsam bile sonucu şeffaf bir biçimde paylaşmaktan geri durmayacağım. Sonuç benim beklentimin dışında gerçekleşmiş olsa dahi bir bilim adamı nesnelliği ile sonucu sizlerle paylaşacağım. 

Ayrıca kent içi ulaşımda bisiklet kullanmak yerine otomobil sahibi olsaydım bu aracın da masrafları olacaktı. Kent içi ulaşımda otomobil kullanmanın maliyeti sadece yakıt parasından ibaret değildir. Hatta genele vuracak olursak yakıt maliyeti bir otomobilin diğer maliyet kalemlerinin yanında çerez parası gibi kalır. MTV, zorunlu trafik sigortası, araç muayene ücreti, kasko, periyodik bakım, yıllık yakıt ücreti gibi kalemler bir otomobilin en temel masraflarıdır. Otomobil satın alınca masraf bitmiyor. Satın alınırken otomobile verilen parayı “yatırım sermayesi” olarak düşünmek gerekiyor. Kullanılan her otomobilin aynı zamanda bir “işletme maliyeti” de var. Satın aldıktan sonra otomobili kapalı bir garaja çekip hiç kullanmasanız bile durduğu yerde aylık ortalama 3 bin ₺ harcıyor otomobil. 1300 cc altı bir motor hacmine sahip olan 2020 model ve üzeri alt sınıf bir otomobilin yıllık işletme maliyetini şöyle hesapladım: 2025 yılında alt sınıf bir otomobilin yıllık işletme maliyeti şöyledir: MTV: 7577₺, zorunlu trafik sigortası 6244₺, araç muayene ücreti (2 yıllık) 2620₺, kasko 6521₺, periyodik bakım 4500₺! Ben bu rakamlara nasıl ulaştım? Periyodik bakım ücreti hariç diğerlerinin tamamını internetten siz de sorgulatabilirsiniz. Üç aşağı beş yukarı benzer sonuçlara ulaşacaksınız. Yıllık bakım ücretini de ATO’nun 2025 yılı için sanayi esnafına önerdiği azami ve asgari bakım ücretleri rakamlarının ortalamasını alarak hesapladım. Benim günlük yaptığım kilometreye göre yıllık benzin harcamamı da 16200₺ olarak hesapladım. Bu rakama da şöyle ulaştım: Her gün ortalama 15 km yol yapıyorum. Aracımın şehir içi trafikte kilometrede 3₺ yaktığını varsayıyorum. Ayda ortalama 450 km yol yapıyorum, aylık yakıt harcamam 1350₺ oluyor, yıllık yakıt harcamam da 16200₺ oluyor. Bütün maliyet kalemlerimi topladığımda kent içi ulaşımda otomobil kullanmanın bana yıllık maliyetinin 43662₺ olduğu sonucuna ulaşıyorum. Yıllık maliyeti 12 aya böldüğümüzde 3638₺ sonucuna ulaşıyorum.

Otomobilin “işletme maliyeti” var da bisikletin yok mu? Onun da yıllık bakım masrafları olacak. Onları da kalem kalem bir köşeye yazacağım. Bir yılın sonunda bisikletin toplam işletme maliyetini tasarruf edilen miktardan düşeceğim. Son tahlilde yıl sonunda elde edilen birikim miktarının şeffaf olabilmesi için bu temel bir şart. Kent içi ulaşımda otomobilin yerine kullanacağımız bisiklet masrafsız bir araçmış gibi deneyi yaparsak nesnellikten uzaklaşırız. Bu da elde ettiğimiz sonucun güvenilirliğine güçlü bir darbe vurur. Şimdi bana “Kapitalizm bisikleti sevmez.” ya da “Eximbank CEO'su şöyle şöyle demiş.” gibi şehir efsaneleri ile yanıt verecek arkadaşlara tavsiyem bu blogda benim yazdığım ve bugüne kadar kendimi yazmaya zorlayarak kaleme aldığım tek yazı olan “Kapitalizm Bisikleti Sevmez Mi Acaba?” adlı yazımı okuyabilirler. Koskoca beş A4 sayfası boyutlarında bu konuyu ayrıntılı olarak açıklamıştım. Ulu Tanrım!!! Ne gereksiz ne boş ne anlamsız bir işti!!!! Pandemi sürecinde hepimiz benzer içerikli saçmalıklar yaptık. Geçelim… 

Konuya dönelim. Kent içi ulaşımda otomobil kullanmak yerine bisiklet kullanırsam ayda 3638₺ tasarruf edeceğim. Yıllık olarak da 43622₺ tasarruf yapmış olacağım. İş sadece burada bitmiyor. Bisiklet Fonu, bu işin neresinde diye soracaksınız. Tasarruf, sermaye birikiminin ilk ve en önemli aşamasıdır. İkinci aşama ise tasarruf edilen paranın yatırıma yönlendirilerek yavrulatma yöntemiyle çoğaltılmasıdır. Ben yatırım aşamasında 2025 yılı için şunu yapacağım: Tasarruf ettiğim bu parayı “kâr payı ödeyen hisse senedi fonları”na yatıracağım. Burada ikili bir kazanç var. Hisse senedi artışlarından yararlanarak paramı çoğaltacağım, ayrıca 3 ay ya da 6 ay aralıkla kâr payı ödeyen bu fonlar sayesinde parayı yavrulatmış olacağım. Biriktirdiğim her lot başına ödenen ₺ ile tekrar bu fonlardan sıfır maliyetli lotlar satın alacağım. 3 ya da 6 ay sonra onlar da kâr payı getirecek ve böylece birleşik bir kazanç elde edeceğim. 2025 yılında bisiklet kullanarak tasarruf ettiğim parayı böyle değerlendireceğim. Allah ömür verir de bu projeyi sonraki yıllara taşımak nasip olursa fon çeşitliliğini arttırarak toplam riski azaltacağım. Öncelikli hedefim yıl sonunda (2025 Aralık) 50 bin ₺ üzerinde bir birikime ulaşmak. Sonraki yıllara bakacağız artık. 

Tasarruf edilen parayı bir fon sepetinde biriktireceğim. Bu fon sepetinde şu fonlar yer alacak: 1. Azimut Portföy Kâr Payı Ödeyen Hisse Senedi Fonu (GSP) 2. İş Portföy Kâr Payı Ödeyen Hisse Senedi Fonu (KPH) 3. Ata Portföy Kâr Payı Ödeyen Hisse Senedi Fonu (AYA) 4. Kuveyt Türk Portföy Kâr Payı Ödeyen Katılım Hisse Senedi Fonu (KPA). Bu fonlardan GSP ve KPH, altı ayda bir olmak üzere yılda iki defa kâr payı dağıtıyor. AYA ve KPA fonları ise üç ayda bir olmak üzere yılda dört defa kâr payı dağıtıyor. Bisiklet Fonu'nda biriktirilen paralar düzenli aralıklarla bu fonlara yatırılacak, fonlara yatırılan paranın getirdiği kâr payları ile de tekrar bu fonlardan düzenli alımlar yapılacak. Bu fonların geçmiş getirilerine baktığımızda hiçbirinin uçan kaçan ya da bir anda çakılan fonlar olmadığını görüyoruz. Dördü de gayet saygın ve sağlam bir yönetim yapısına sahip. Neden bu fonları seçtim? Öncelikle kâr payı dağıttıkları için seçtim bu fonları. 10 yıl sonra dağıtılan kâr payları ile birlikte birleşik getirisi katlanacak. Bu fonlar BİST 100 içinde yer alan ve temettü dağıtan şirketlere yatırım yapıyorlar. Bu dört fonu aldığınız vakit neredeyse BİST 100 içinde yer alan temettü şirketlerinin tamamına birden aynı anda yatırım yapmış oluyorsunuz. Kısa vadede çok büyük getirileri olmuyor; ama orta vadede (3-5 yıl) ile uzun vadede (5-10 yıl) çok büyük getirileri olacaktır. Bunların içindeki en eski fon olan GSP’nin geçmişe dönük 10 yıllık performansına baktığımızda bunu açıkça görebiliyoruz. 2025 yılında bisiklet kullanarak tasarruf ettiğim parayı bu fonlara yatıracağım. 2026’da projeye devam edersem fonları çeşitlendirmeyi düşünüyorum. Ama ilk yıl hiç kazanmamayı da göze alarak temel bir yatırım alt yapısı inşa etmeyi planlıyorum. 

Bisiklet Fonu adlı deneysel bisikletli tasarruf ve yatırım projem vatana, millete ve tüm bisiklet camiasına hayırlı uğurlu olsun. 04/01/2026 tarihinde deneysel çalışmadan elde ettiğim sonuçları yine buradan sizlerle paylaşacağım. Yazının başlığı da “Bisiklet Fonu 2025 Yıl Sonu Bilançosu” olacak. Bisiklet Fonu projesi ile ilgili özellikle karşıt görüşlerinizi benimle paylaşmaktan çekinmeyin lütfen. Akıl akıldan üstündür.