14 Şubat 2024 Çarşamba

YAKIT FİYATLARININ ARTMASIYLA BİSİKLET KULLANIMININ DA ARTACAĞINI SAVUNANLARA KARŞI TOPYEKÛN REDDİYE!

Hipokrat demiş ki “Uzun yol yürüyen uzun yaşar.” O da bir şey mi? Ben 10 yıldır "Otomobil ahmaklaştırır, bisiklet özgürleştirir." diyorum ama hâlâ kimse beni dinlemiyor. Doktorası olan öğretmenler bile spor salonuna otomobille gidip orada sözümona spor yapıp tekrar otomobille evlerine dönüyorlar. Ortalama kiloları 100'ün üzerinde. Bunu görünce artık bazı akademik sıfatlar bende anlamını yitirdi.

Onlara kent içi ulaşımda bisiklet kullanımının önemini anlatmak için çabalamıyorum artık, Hipokrat'ın ikna edemediği kafaları benim ikna etmem mümkün değil zaten!!! Tıbbı icat eden Hipokrat'a inanmayan homo sapiens türünün bana inanma olasılığı kuramsal olarak sıfır!

Ulaşım için otomobil sahibi olmak gerektiğini ve bunun karşı konulamaz bir zorunluluk olduğunu savunanlara bazen soruyorum: Ulaşım ihtiyacınızı karşılamak için otomobil satın alıp onun her türlü masrafına uysalca katlanıyorsunuz. Peki, süt içmek için inek alıp onun masraflarına neden katlanmıyorsunuz? Süt içmek de kalsiyum edinimi için zorunlu bir ihtiyaç sonuçta. (Veganlar öyle düşünmüyor.) Bana "Türkiye'de her markette süt bulabiliyoruz, neden inek besleyelim?" demeyin sakın. Zira Türkiye'de her yere giden toplu taşıma araçları da mevcut. Köylere bile köy minibüsleri ile ulaşmak mümkün. O hâlde niçin otomobil sahibi olup “otomobili besliyorsunuz”? Aklımda yine deli deli sorular. Geçelim.

Konumuz neydi? Evet, artan yakıt fiyatları ve bisiklet. Asıl konuya geçelim ve kazmamızı, küreğimizi elimize alalım, mezar kazmaya başlayalım. Sonuçta her “profesyonel gömücü”, ölüyü tez vakitte yıkayıp mezarıyla buluşturmalıdır.

YAKIT FİYATLARI, BİSİKLET YA DA TÜRKİYE'DE BİSİKLET AKTİVİSTİMSİLİĞİ ÜZERİNE MÜLAHAZALAR

Ülkemizde benzin mazot fiyatları 40₺''yi geçince Türkiye'de bisiklet kullanımı uçacak kaçacak diye propaganda yapan bisiklet aktivistimsileri vardı. Yakıt fiyatları 40₺’yi geçti. Godot’yu bekler gibi ülkemizde bisiklet kullanımının uçmasını kaçmasını bekliyoruz. Hacılar noldu o iş? Ne zaman gelecek bisikletin Godot'su?

Ülkemizde sosyoloji bilmez, ekonomi okumaz, bilimsel teorinin inşasında yöntembilimin öneminden habersiz zırcahiller sürüsü aktivist olursa sonuç böyle oluyor işte. Batı alanyazınından çevir çevir yaz entelektüelliğinin, kısaca fikir kompradorluğunun gideceği yol bu kadar. Bu noktadan sonrasında yola atlarla devam edeceğiz (!)

Özgür Orhangazi'nin Türkiye Ekonomisinin Yapısı kitabını okumamış, okusa bile anlamamış; ama bisikletin ekonomik olarak zorunluluk haline geleceği konusu üzerine teori kasmaya çalışıyor. Türkiye'de cinsiyet politikası ve eril iktidarın geleneksel kültürel uzantıları üzerine hiç düşünmemiş, ama yakıt fiyatları artınca bisiklet kullanımının da yaygınlaşacağını düşünüyor. Tek parametrede gerçekleşecek değişiminin toplumsal algılar üzerinde devrim niteliğinde etkilerde bulunacağını iddia ediyor. Bunlar çağdaş, uygar, laik… Biz çağdışı, köylü ve kabayız… Ben gerçekten ikna oldum, çağ buysa ben çağdışı olduğumu, şehirli zekâsı bu kadarsa ben köylü olduğumu, uygarlık bilim dışı sabuklamalar ise ben medeniyet yoksunu bir kaba olduğumu kabul ediyorum. 

Yakıt fiyatları artınca bisiklet kullanımı uçacakmış, kaçacakmış(!) Yersen! Bunun iddia edilmesinde bir beis yok bence, sonuçta ülkemizde mehdi olduğunu iddia eden insanlar da var, geçmişte oldukları gibi gelecekte de var olacaklar. Buna engel olamayız. Sorun şurada: Bunu iddia edenlere karşı akıl ve bilimi savunan kimse kalmadı. Bir kişi de çıkıp bunlara “Hadi oradan!” deme cesaretini gösteremiyor. Bisiklet camiasından aforoz edilme korkusu hakikati tesis etme arzusunun önüne geçmiş. Suskunlukları bundan…

Kimse bunlara "Bir dakika kardeşim, geceleri bisiklet sürerken sarı yelek kullanmak zorunlu olunca bisiklet kullanımına büyük bir darbe vurulacak!" dediniz ve teoriniz tutmadı; "Yakıt fiyatları artınca bisiklet kullanımı yaygınlaşacak!" dediniz, bu teori de tutmadı; "Pandemi yüzünden bisiklet kullanımı artacak!" diyordunuz, millet otomobil almak için sıraya girdi, bu da tutmadı. Ortaya attığınız hangi fikir varsa elimizde kalıyor, siz nasıl bisiklet aktivisti, siz nasıl "fikir adamı", siz nasıl bir teorisyensiniz ki ortaya attığınız tek bir fikrin bile gerçek hayatta bir karşılığı çıkmadı, çıkmıyor?

Kimse bunları sormayınca doğal olarak köpeksiz köyde değneksiz dolaşılıyor. Eleştirel düşünme ve sorgulamanın niçin bir 21. Yüzyıl becerisi olarak tanımlandığını şimdi daha iyi anlıyorum. Şimdi de “mikromobilite” ile otomobil kullanımı azalacak ve bisiklet kullanımı artacak diyorlar. Bekleyip göreceğiz bu teorinin de sunucunun ne çıkacağını. Bu noktada kayıtlara geçmesi maksadıyla sizlere tek bir şey söyleyeceğim: Otomobil Türkiye'de erkek cinsinin ikinci cinsel organıdır. Türk erkeği her şeyden feragat eder; ama otomobilinden feragat etmez, edemez, ettirilemez!!!! Türkiye'de bir erkeğin üç şeyi büyük olmalıdır: parası, arabası ve şeysi… Anladınız onu… “Söyletmen beni!” “Şeysi” maddesi ile evrim bilimi ilgileniyor, orası bizim konumuzun dışında. “Parası” maddesi ile ekonomi bilimi ilgileniyor, ekonominin mevcut durumu zaten ortada, anlatmaya gerek yok. Geriye bir tek “otomobili” seçeneği kalabiliyor. Ondan da vazgeçemiyorlar, vazgeçemeyecekler! Mevcut ekonomik durumları ile hangi otomobili alabiliyorlarsa onu alıp binecekler.

Sosyolojik olarak tartışılmaz bir gerçektir ki Türk erkeği otomobilinden vazgeçemez. Bana inanmayanlar, pazar günlerinde evlerine en yakın benzinliğin önüne mitili atarak otomobilini yıkayan erkekleri bir süreliğine uzaktan gözlemlesin. Sonra konuşalım. Rastgele bir sokak röportajında 100 kadına sorun, erkeğinizde hangi özelliklerin olmasını istersiniz diye. Büyük çoğunluğu diğer bütün olumlu özelliklerin yanı sıra “Arabası olsun, beni gezdirsin!” diye cevap verecektir. Gördüğünüz gibi otomobil kullanımı konusunda güçlü bir "cinsel seçilim" baskısı var. O erkekler o otomobilleri her koşulda ve her durumda alacaklar, yakıt fiyatları 100₺ olsa da otomobil fiyatları 10 milyona dayansa da türünün devamlılığını sağlamak isteyen ortalama bir erkek mecburen bir otomobil sahibi olacak!

HER GEÇEN GÜN BİRAZ DAHA (OH YES, OHHH YESSS) ARTAN YAKIT FİYATLARI YA DA İNSANOĞLUNUN TEDAVİ EDİLEMEZ AHMAKLIĞI

Önce ucuz petrol fiyatlarıyla birlikte insanları otomobile iyice alıştırdılar. Sonra sizi otomobil olmadan günlük ihtiyaçlarınızı bile karşılayamayacak düzeyde uyuzlaştırdılar. Şimdi de istedikleri petrol fiyatını belirleyerek sizi inek gibi sağıyorlar. Ivan Illyich, Enerji ve Eşitlik adlı eserinde ayrıntılı olarak bu süreci açıklamıştı. Meraklısı kitabı bulup okusun. Uzun uzun anlatamam.

Bu durum tamamen sizin salaklığınız yüzünden oldu. Kimse sizin kafanıza silah dayayarak sizi buna zorlamadı. Otomobile tapanlar tarikatı müritlerine döndünüz. Vaktinde bu konuyu da “Otomobile Tapanlar Tarikatı” başlıklı yazımızda ayrıntılı olarak ele aldık. Okumadınız. Sahibiniz hangi petrol fiyatını belirlerse belirlesin itiraz etmeden itaat eden uysal köpeklere çevirdiler sizi.

Bu düzeni siz seçtiniz. Hiç boşuna ağlamayınız. Kent içi ulaşım ihtiyacını bisikletle karşılayan insanlarla alay ederken hiç ağlamıyordunuz oysa. Ekmek almaya bile otomobille giden ahmaklar toplumusunuz siz, size dayatılan petrol fiyatlarına da katlanmak zorundasınız.

Buradan yıllarca sizi uyardık. Bisiklet özgürleştirir, otomobil köleleştirir dedik. Dinlemediniz. İnsan bedeni iki ayak üzerinde hareket etme esası (bipedalizm) üzerine evrimleşmiştir, hareket etmez ise doğasına aykırı bir yaşam sürer ve dolayısıyla çeşitli sağlık sorunları yaşar dedik. Dinlemediniz.

Buradan yıllarca sizi uyardık. Bisiklet zenginleştirir, otomobil fakirleştirir dedik. Dinlemediniz. Gayri safi milli hasılası bize tur bindiren ülkelerde her geçen gün otomobil kullanımı azalıp bisiklet kullanımı artarken bizim ülkemizde otomobil satışları tarihi rekorlar kırdı. Ülkesinin topraklarından ulusal tüketim ihtiyacını karşılayacak kadar petrol çıkmayan bir ülkede insanları çılgınlar gibi otomobil almaya teşvik ettiler.

Bütün bu uyarılara kulak asmadınız. Kişisel konforunuzdan vazgeçemediniz. Bu yüzden 40₺+ benzin ve mazot fiyatları size müstehaktır. Daha beter olun. Daha fazla zam gelsin. Siz bu yakıt zamlarının tamamını fazlasıyla hak ettiniz. Az bile zam koyuyorlar bence... Ben olsam bu köleler toplumuna hiç acımam, daha fazla gömerim akaryakıt zamlarını! Nasıl olsa itiraz etmeyecekler. Nasıl olsa boyun eğecekler!!! 

Siz akaryakıt fiyatlarından sürekli şikayet ederken biz ise -yani size göre otomobil almaya gücü yetmeyen pis faakirler ile kışın soğuğunda bile bisikletle ulaşım ihtiyacını karşılayan akılsız salaklar- bisikletlerimizle bedava kent içi ulaşımın keyfini süreceğiz. Artan yakıt fiyatları yüzünden otomobiline binemez hâle gelen insanları uzaktan ve yakından keyifle izleyeceğiz.

Her gün, bugün yakıt fiyatlarından şikayet eden ve geçmişte bir süreliğine bile olsa bisiklet kullandığım için benimle alay edip beni aşağılayan bir insanın daha otomobiline binemez hâle gelişini zevkten dört köşe olarak izliyorum.

Bu manzaraları izlerken sadistçe bir zevk alıyorum. Orgazm bile bu kadar etkilemiyor artık bedenimi. Bunu saklayacak değilim. Onlar koca göbekleri ve değirmen taşı gibi kalçaları ile yürümekte zorlanırken ben yanlarından bisikletimle rüzgâr gibi geçip gidiyorum.

Onlar akmayan trafikte gitmeyen bir arabanın içinde dünyanın en pahalı yakıtını tüketerek beklerken ben yanlarından bisikletimle rüzgâr gibi geçip gidiyorum. Bunu yaparken de zevk alıyorum. Bunu yaparken zevk alacağım. Bunu yaparken zevk almaktan kendimi alamıyorum. Bunu yaparken zevk almaya devam edeceğim. Bunu yaparken zevk almaktan bir an bile vazgeçmeyeceğim.

Şimdilik söyleyeceklerim bu kadar.... Şimdilik…