20 Aralık 2018 Perşembe

BİSİKLETÇİ TÜRLERİ

1.Profesyonel Bisikletçiler

Modern çağın muzdarip gladyatorleri de diyebilirdik kendilerine. Hâlâ dünya üzerindeki milyonlarca bisiklet sevdalısını ekranlara bağlayan profesyonel bisiklet sporunun işçi sınıfını bunlar oluşturur. %7 ortalama eğimli en az 10 kilometrelik yokuşları 25 ortalama hız ile çıkarken çektikleri acılar yüzünden kendilerine tarifsiz bir saygı ve hayranlıkla bakılıyor. İçlerinde gerçekten de dürüst ve onurlu sporcular olmasına rağmen büyük bir çoğunluğu gırtlağına kadar dopinge bulanmış durumda maalesef. İnsanı hayretler içinde bırakan bir performanstan sonra "Acaba bu gerçek mi?" sorusunu sormaktan gına getiren benim gibi izleyicilerini hızla yitiriyor profesyonel bisiklet. Daha önce bu tür ile ilgili iki yazı yazmıştım. Daha ayrıntılı bilgi için o yazılara bakabilirsiniz.

https://kadro19.blogspot.com/2018/03/profesyonel-bisiklet-sporculari-ya-da.html?m=1

2.Amatör Bisikletçiler

Küçük takımlarda boğaz tokluğuna bisiklet süren, buna rağmen bisiklet sporuna gönülden bağlı ve bağımlı olan bisikletçiler bunlar. Benim açımdan gerçek bisiklet sporcusu bunlardır. Her birine ayrı ayrı yüksek bir değer veriyorum ve saygı duyuyorum. Bu sporun ülkemizde yapılmaya başlandığı o ilk yıllarındaki heves ve samimiyet onlarda var. Türk bisiklet sporunun ruhu onların kalbinde atıyor. İmkânsızlığın içindeki imkân kırıntılarından gıdım gıdım faydalanarak bisiklet sporuna devam etmeye çalışıyorlar. Her türlü imkânsızlığın yanı sıra bir de onları küçümseyen, hiç önemsemeyen bisiklet camiasına karşı psikolojik bir savaş vermek zorundalar. Yarışabilmek için belirli standartları bile kendilerine sunmayan küçücük takımların formaları altında bir ömür çürütüyorlar. Bu rağmen o takım tarafından ansızın kapının önüne de konabiliyorlar. Kendi ceplerinden harcama yaparak bisiklet sporunu sürdürmeye çalışan amatör bisikletçiler, bu sporun 50'li, 60'lı yıllardaki amatör ruhunu taşımaya devam ediyorlar. Kendilerini ayakta alkışlıyorum.

3.Festival Bisikletçileri

Festivalden festivale bisiklet süren arkadaşlar bunlar. Haftalık bisiklet festivallerine katılacak kadar tuzu kuru bisikletçiler yani. Ya da üniversite öğrencileri ile emekliler... Bunlar bisiklet festivallerinin kadrolu üyeleridir. Her günü karnaval havasında yaşayarak bisiklet üzerindeki zamanlarını en yüksek zevk katsayısı ile geçirmeyi çok iyi bilen bisikletçiler bu türün içine giriyorlar. Festival bisikletçileri; yeme, içme, kamp ateşi etrafında pineklemece, gitarla Akdeniz Akşamları'nı söylemece etaplarında rakipsizlerdir. Kendilerine heves etmediğimi söyleyemem. Ben de hayatımı idame ettirmek için tam zamanlı bir işte çalışmak zorunda olmasaydım safkan bir festival bisikletçisi olabilirdim. Maalesef değilim. Bisiklet sürerek sosyalleşmenin, bisiklet sürmekten tarifsiz bir zevk almanın en kral şekli budur diyorum ve kısa kesiyorum.

4.Etkinlik Bisikletçileri

Çeşitli devlet kurumlarının toplumsal duyarlılığı arttırmak amacıyla örgütlediği çeşitli sosyal sorumluluk projelerinde pedallayan bisikletçi türüdür. Günlük hayatta düzenli olarak bisiklet sürmemelerine rağmen ortam olsun, yeşillik olsun, bir iki insan yüzü görelim, insan içine çıkalım kafasıyla bu etkinliklere katılan bisikletçiler bu familyaya mensuptur. Onlar için bisiklet sadece bir sosyalleşme aracıdır. Yılın her günü bisiklet sürenleri ise çok azdır. Zaten sürecek kondisyonları da yoktur. Genellikle etkinliklerde boy gösterirler. Tek başlarına da gelmezler. Çoğu zaman eşleriyle ve çocuklarıyla birlikte bu etkinliklere katılırlar. Bisiklet açısından kendilerini kazanamamış olsak da etkinliğe getirerek bisiklet ortamına bir şekilde soktukları çocuklarından birkaç sıkı bisikletçi çıkarsa bisiklet sporuna en büyük katkıları bu olur.

5.Performans Bisikletçileri

Çeşitli sebeplerle haftada bir ya da iki gün bisiklet sürme şansına sahip olan, bu şansı da en iyi şekilde değerlendirerek uzun mesafeler boyunca bisiklet sürmek isteyen bisikletçi türüdür. 30 yaş üzerindeki iş, güç, aile sahibi adamlardır. Çoğunluğu haftanın 6 günü tam zamanlı olarak çalışan işçi sınıfına mensuptur. Performansı dert edinen bisikletçilerdir. %5 daha hızlı olabilmek için yapmayacakları diyet, katlanmayacakları acı yoktur. Hiçbir turu 30 ortalamanın altında bitirmişlikleri yoktur. Pazar günü 100+ kilometreyi 30+ ortalama ile bitirip ertesi gün mesaiye giderler. İnanılmaz derecede disiplin sahibidirler. Kondisyonlarını kaybetmemek için her şeyi yaparlar. Yiğidin hası, adamın dibidirler. Severim kendilerini! Her hafta yarış olsa gidip koşarlar da bana mısın demezler. Ama nerede o yarışın bolluğu? Ne diyelim? Bu arkadaşlar için yarış düzenlemeyenler utansın.

6.Uzun Mesafe Dayanıklılık Bisikletçileri

Ekmek almaya gidiyorum diye evden çıkıp Bursa-Ankara yapan bisikletçi türüdür. 200 km.nin altındaki turlara antrenman bile demezler. Trans Continental, Trans Sibirya gibi uzun mesafe dayanıklılık yarışlarını takip ederler. Yeterli bütçeye erişebilirlerse bu yarışlardan birkaçına katılıp tamamlamayı hedeflerler. En az performans bisikletçileri kadar disiplinli bir yaşam sürerler. Mental olarak proleteryanın çelik bilincine sahiptirler. 2 gün hiç uyumadan yüzlerce kilometre yapabilirler. Yorgunluktan ve uykusuzluktan bisiklet süremez hale gelene kadar pedal çevirirler. Uzun tur yapamadıkları zamanlarda da ileride yapacakları uzun turların planlamasını yaparlar, o uzun turların hayaliyle yaşarlar. Şehir içinde bir yere bisikletle gideceklerse mümkün olan en uzun yolu tercih ederler. Ekmek almaya gidiyorum diye çıkıp 50 km yapıp dönen uzun mesafe dayanıklılık bisikletçileri tanıyorum. Allah ıslah etmesin. Bunlar çelik gibi adamlardır. İleride bunlardan biri olabilirsem kendimi başarılı sayarım.

7.Gran Fondo Bisikletçileri

Özel turizm şirketlerinin düzenlediği gran fonda yarışlarında boy gösteren bisikletçi türüdür. Son dönemde bisiklet camiasında çok tartışılan ve eleştirilen bir rant alanı olarak gran fondolar üzerine çok söz söylendi. Daha fazlasını da söylemeye gerek yok. Ama bu yarışlara katılanların profilini çıkaralım hele bi. "Paran kadar sür" temel mottosuyla parası neyse verip yarış koşan bisikletçilerdir bunlar. Normal şartlar altında herhangi bir federasyon yarışında zaman sınırı içinde kalarak yarış tamamlamayı başaramayacak düzeyde bulunan; fakat buna rağmen yine de yarış ortamının havasını almak isteyen kimselere sunulan bir yarış hizmeti olarak gran fondo yarışları hakkında uzun uzun yazdım. Aynı argümanları tekrar etmenin âlemi yok. Merak eden okusun şu yazıyı gari!

https://kadro19.blogspot.com/2018/03/gran-fondo-yarislarinin-ekonomi-politik.html?m=1

Dediğim gibi gran fondolar bisiklet yarışı formatında bir turizm "hizmet"idir, bu yarışlara katılanlar da turizm hizmeti satın alan müşterilerdir. Beni mi sordunuz? Elhamdülillah, hiçbirine katılmadım. Boş vakitlerimde turizm şirketi zengin etmek gibi bir fantazim yok. En azından şimdilik...

8.Küçük Şehirlerin Yerel Bisikletçileri

500 binlik bir nüfus rakamının altında kalan küçük şehirlerde yaşamak zorunda olup da büyük şehirlerdeki bisiklet ortamlarına özenen ve bu ortamı birazcık da olsa kendi şehirlerinde yaratabilmek için çabalayan bisikletçi türüdür. "Neden olmasın?" anlayışıyla hareket ederek küçük şehirlerindeki bisikletli yaşam oranını ve kalitesini arttırmak için ellerinden geleni yapmaya çalışırlar. Bütün çabaları vizyonsuz yerel yöneticilerin eksik bilinçlerine çarpa çarpa etkisizleşir. Hangi kapıyı çalsalar aynı bahane ile karşılaşırlar: Burası küçük şehir, burada bisiklet gelişmez! Ama yerel bisikletçiler asla yılmazlar. Çok kaliteli turlar ve festival benzeri etkinlikler düzenlemek için ne gerekiyorsa yaparlar. Şehirlerine bir turcu geldiğinde turcuya bir kuruş masraf ettirmeden onu en iyi şekilde ağırlarlar. Türkiye'de bisiklet kültürü gelişirse bir gün işte bu yerel bisikletçilerin yüzü suyu hürmetine gelişecektir, o anlı şanlı youtuber ve instagramer bisikletçiler yüzünden değil! Yerel bisikletçileri istisnasız çok severim, siz de sevin.

9.Federasyoncular

Federasyon etrafında kümelenmiş, bisiklet sporuna ayrılan bütçeyi bir şekilde harcama yetkisine sahip kimselerden oluşur. Mevcut politik iktidara uyumlu bir biçimde değişen federasyon yönetimi yüzünden bisiklet sporunu geliştirmek için yapılacak 10 ya da 20 yıllık plan ve programları yapıp yürütebilecek donanıma sahip olmayan bireylerden müteşekkildir. Vehameti tasvir etmek için örnek verelim: Bisiklete binmeyen federasyon il temsilcileri vardır. Koskoca bir yılda iki elin parmaklarını geçmeyecek sayıda bisiklet yarışı düzenlerler. Yıllık yarış programındaki yarışların bir kısmını da yapamazlar. Bisiklet sporunu sadece günü kurtaracak biçimde "idare ederler", ama asla "yönetemezler"! Kendi iç çekişmeleri yüzünden debelenip dururlar. 90 milyon nüfuslu bir ülkede tek bir adet dahi pro continental takımın olmamasından kaynaklanan "rahatlık"tan hiç rahatsız olmazlar. Zaten takımı kuracak parayı bir şekilde bulsalar bile o takımda yarışacak seviyede Türk pro bisikletçi de yetiştiremezler. Bu federasyonun ipiyle hangi genç sporcu kuyuya iner allasen? İnmiyorlar doğal olarak. Gidip BESYO kasıyorlar.

10.CV'sine Bisiklet İle İlgili Bir Paragraf Eklemek İsteyen Rantiyerler

Bir spor olarak yahut bir ulaşım aracı olarak bisiklet hiç umurlarında değildir. Onlar bisikleti bir pr aracı olarak kullanırlar. Sadece sosyal sorumluluk projeleri etkinliklerinde boy gösterip iş olsun diye kitleyle birlikte 15-20 km pedal çevirdikten sonra yerel ve ulusal basına demeç verip bir sonraki etkinliğe kadar bisiklet ortamından defolup giden rantiyer tiplerdir. Medyada daha fazla görünmek asıl amaçlarıdır. İlerde belediye başkanı ya da milletvekili olmak için aday adayı olduklarında CV'lerine bisiklet ile ilgili bir paragraf eklemek asıl amaçlarıdır. Kendi şişkin egolarından başka hiçkimseye ve hiçbir şeye saygı duymazlar. Hiçbir çıkarı olmaksızın şehirdeki bisiklet kültürünü geliştirmek için çalışanları kendi amaçları doğrultusunda kullanırlar, onları kendi amaçlarına hizmet ettikleri ölçüde önemserler. Bisiklet camiası içinde en çok nefret ettiğim tipler bunlardır. Genellikle ensesi kalın sınıflara mensup oldukları için her türlü bisiklet etkinliğine katılacak vakte ve paraya sahiptirler. Avukat, mühendis, serbest meslek erbabı gibi belli çalışma saatlerine bağlı olmayan, ama çok para kazanan tipler arasından çok çıkar böyleleri.

11.Youtuber Bisikletçileri

"Sosyal medya icad oldu, mertlik bozuldu." devrinin en rantabl bisiklet adamları, kadınları ya da her neyseler işte onlarıdırlar. Sponsorlardan bir miktar para aldıktan sonra kamera karşısına geçip dünyanın en boktan kadrosunu bile "efsane kadro" diye lanse edebilecek düzeyde etik sahibidirler. Bu yıl A firması sponsor olduğu için onun kadrolarına efsane diyerek youtuberlerden referans almadan bisiklet satın almayan angus sürüsüne mal pazarlarken bir sonraki yıl B firmasının kadrosuna aynı muameleyi yaparak malı pazarlarlar. Ya fok balığı Türkçesi ile konuşurlar yahut genizden gelen Leonard Kohen tarzı derin bir tını ile kulaklarımıza tecavüz ederler. Ekserisinin bisiklet bilgisi firmaların ürün tanıtım toplantılarındaki kokteyllerde oradan buradan kulak kabartarak öğrendikleri üç beş harcıâlem söyleme dayanır. Şimdiye kadar yerli üretim bir bisikletin kadrosuna "efsane kadro" demişlikleri yoktur; çünkü bizim yerli üreticiler youtuberlara bir iki tanıtım videosu için binlerce lira kaptıracak kadar gerizekâlı kimseler değillerdir. Bisiklet işinden anlayan herkes bilir ki bunların tanıttığı kadrodan ya da başka bir komponentten bi cacık olmaz.

12.Strava-Kom Sahtekarları

Soyu kuruyasıcalar, türeyemeyesiceler, köklerine kibrit suyu sıkılasıcalar! O kadar çoklar ki... Hangi birisine söveceksin. Bunlara sövmek için maaşlı kadrolu adam tutsak çift vardiya çalışmak zorunda kalabilir. Kamyon arkasında drafting yapmaktan tutun da motosiklet ile segment almaya varasıya pek çok katakullinin üstad-ı ekremidirler. Çalışıp çabalayıp ciğer ve bacak gücüyle Kom almak varken her türlü sahtekârlığa başvurarak segment kovalarlar. Çoğunda yüz yoktur. Onur, şeref, haysiyet lügatlerinde hiçbir tarihi çağda yer almamıştır. Siz haftalarca düzenli idman yapıp kendinizi o segmente hazırlayıp, bisiklet ve bilgisayar başında segmente çalışarak Kom alırsınız; ama bu haysiyet yoksunu yaratıklar bir günde sahtekârlık yaparak gelir Kom'u sizden alırlar. Efendi efendi "Araç kullanarak Kom almışsın, lütfen kaydı sil!" dersin küfürle yanıt verirler. Emek hırsızı, ahlâk yoksunu, şerefsiz tiplerdir. Allah, segmentlerden ırak tutsun!

13.Ulaşım Amaçlı Bisiklet Kullananlar

Günlük hayatta işe, okula, alışverişe giderken bisiklet kullanan bisikletçi türüdür. Toplu taşıma araçlarının içinde balık istifiyle 2 saatlik uzun, sıkıcı ve pahalı yolculuklara çıkmak yerine bisikletin üzerinde püfür püfür bir rahatlık içinde işine, okuluna, çarşıya pazara gidip gelen bisikletçilerdir bunlar. Günde 5 lirayı toplu taşımaya verip sağlıksız bir biçimde şehir içi ulaşım ihtiyacını karşılamaktansa o parayı bisiklete verip bedavaya üstelik spor da yaparak ulaşım ihtiyacını karşılayan "akıllı insanlar"dır. Petrol ve otomobil endüstrisinin kodamanlarını daha da zengin etmek yerine ulaşım masrafından tasarruf edip kendilerini zengin ederler. Bu arada spor salonu parasından da tasarruf etkileri için kâra bile geçerler. Her gün düzenli spor yaptıkları için vücut dirençleri çok yüksektir, çok az hasta olurlar, doktor ve ilaç parasından da yırtarlar böylece. Abur cubur her şeyi yemelerine rağmen hep fit kalmaları yüzünden iş yerinde, okulda pek sevilmezler. Özellikle avuç içi kadar tatsız tuzsuz öğünlerle beslenerek sadece hayatını idame ettirecek düzeyde gıdalar alıp zayıflamaya çalışanlara alaycı gözlerle bakmaları sevimsizliklerinin temel gerekçesini teşkil eder.

14.Turcular

Bisikletle dünya ya da Türkiye turuna çıkan bisikletçi türüdür. "Bisiklet ve özgürlük" sözcükleri yan yana geldiğinde eğer bir anlam taşıyorsa bu bisikletçilerin yüzü suyu hürmetinedir. Kimi birkaç hafta kimi birkaç yıl süren uzun yolculuklara çıkar. Modern çağın dervişleridirler. İnsana, doğaya, özgürlüğe olan inancımızı tazeleyen turcular sayesinde bisiklete olan imanımız da tazelenir. "Mükemmel bir manzara"ya nazır kurulan çadırlar, kamp ateşinde pişirilen yemekler, uçsuz bucaksız bir ıssızlığa doğru serkeş pedallamalar... Severim uzun turcuları. Bisiklet camiasındaki en romantik kadınlar ve adamlardır. Özenilesi bir iş yaptıklarının farkında oldukları için de çok naiftirler. Proje olsun, televizyona gazeteye çıkarım ve meşhur olurum kafasıyla tura çıkanlarından bi cacık olmaz. Sessiz sedasız, dünyayı dolaşanları vardır, candır. Onları takip edeceksiniz. Peki neden? Çünkü onların tecrübelerinde hiçbir zaman "A markalı çadır çok güzeldir, hemen alın!" pazarlamacılığı olmaz. Zaten derecesiz, su katılmamış bir samimiyetten başka pazarlayacak bir şeyleri de yoktur. Haydi ama bayanlar ve beyler, gerçekçi olalım lütfen. Kahrolası işlerimizden istifa ettikten hemen sonra selenin üzerine atlayarak Türkiye'nin bir ucundan öteki ucuna doğru uzun ve rotasız bir tura çıkmayı hepimiz hayal ediyoruz. Ama sadece hayal ediyoruz tabiî. Harekete geçmeye cesaretimiz olsaydı Türkiye yolları turcudan geçilmezdi.

15.Fixieciler

Nev-i şahsına münhasır bir bisikletçi türüdür. Her çeşit bisikletçiye az biraz benzese de hiçbirine tam olarak benzemez. İlginç bir tiptir. Şehir içi trafikte bile freni ve vitesi olmayan bir bisikleti kullanabilecek miktarda aklı beyni peynir ekmekle yemiş olanları vardır. "Ayyy büyük şehirde bisiklet kullanmak çok tehlikeli cınım." familyasından türemiş bilinç yoksunu asalak sürüsünü aşağılamaya dahi tenezzül etmezler. Mazoşist manyaklardır, vitessiz frensiz bir makine ile kendilerini yokuşlara vurarak dehşetengiz acılar çekerler ve bundan kesinlikle zevk alırlar. Bisiklet üzerinde yapabilecekleri şeyler insan hayal gücünün sınırlarını aşar. Türkiye'de tam zamanlı olarak frensiz fixiecilik yapan kişi sayısı bir elin parmaklarını çok nadir geçer. Genellikle show amaçlı, evinin ya da işyerinin duvarlarını süslemek amacıyla dekor amaçlı fixie toplayanlar çoğunluktadır. Bisikletçilerin bu cinsi üzerine bir kitap hazırlamaktayım. En kısa zamanda "boksatarlar" listesine birinci sıradan gireceğine inanıyorum. Okumazsınız muhtemelen. Siz yine de pek şeetmeyin yâni!

SONUÇ

Benim bu yazıda işlediğim konu başlıklarına uymayan bisikletçi türleri de illa ki vardır. Sizler de o bisikletçi türlerini kendinize göre tasnif edin. Yazının altına yorum atın. İsterseniz etmeyin. Keyfiniz bilir. Yazarsanız, okurum tabii ki.

26 yorum:

  1. süper bir tespit ve anlatım, kutlarım...

    YanıtlaSil
  2. Enteresan bir yazı olmuş. Teşekkürler
    Benim tarifem 13e uygun

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Değerli yorumunuz için çok teşekkür ediyorum. Hepimizde var biraz 13'lük. ☺☺☺

      Sil
  3. Ali Bey gerçekten çok keyifli bir yazı olmuş. Bende 5 olmaya çalışan 13üm :D
    Teşekkürler

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bir 15 olarak sizin bu amacınıza tez vakitte ulaşmanızı diliyorum. Teşekkür ederim.

      Sil
  4. MTB ciler de apayrı bir sınıf. Ekipmanı, jantı, kaskı, kıyafeti, rotası, tamamen bambaşka bir dünya

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Kesinlikle haklısınız. Fakat MTB hakkında hiçbir bilgim ve fikrim yok. Hiç MTB kullanmadım. Deneyimlemediğim bir şey hakkında ahkam kesmek istemedim. İleride bir MTB'm olursa eksik kısmı tamamlarım. Yahut bunu siz de yapabilirsiniz. Yoruma "16. MTB'ciler" maddesini yazabilirsiniz. ☺☺☺

      Sil
  5. Ben teşekkür ederim. ☺☺☺

    YanıtlaSil
  6. Güzel bir çalışma olmuş ellerinize sağlık kendimi 3.,5.ve 13 ü kendime yakın gördüm

    YanıtlaSil
  7. Uzun zamandır hiç sıkılmadan okuduğum nadir yazılardan bir tanesi tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Çok teşekkür ediyorum. Sizler gibi bisiklete gerçekten gönül vermiş insanların sıkılmadan okuyabileceği başka yazılarda buluşmak dileklerimle...

      Sil
  8. 16 kategorizasyon bisikletçiliği mesela bu yazının shibi

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Bu maddeyi zahmet olmazsa siz yazınız. Yazının son bölümüne tek bir satırına dahi dokunmadan eklemezsem namerdim.

      Bir de mümkünse kendi adınızla yorum yazınız. Karakter sahibi bir insan; kimliğinden, kişiliğinden, adından utanmaz.

      Sil
  9. Çok güzel ve sürükleyici bir yazı olmuş. "Kadansı yükselterek" okudum. Emeğine, yüreğine sağlık. Ben de kendimi 14.Kategoriye ait bir doğa düşkünüyüm. Tebrik ederim.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ederim. Bisiklete gönül ve emek veren insanların övgülerinden başka bir motivasyon kaynağım yok. Doğayla başbaşa kalabileceğiniz uzun ve keyifli turlar dilerim. ☺☺☺

      Sil
  10. Yorumunuz için teşekkür ediyorum.

    MTB hakkında hiçbir fikrim yok. Kısa turlar hariç MTB kullanmadım. O konuya vâkıf olan bir arkadaşımız "MTB ile Dağ Bayır Dolaşan Bisikletçiler" başlığı ile bir bölüm yazıp yorum olarak atabilir.

    Ağırlık takıntılı tipler hakkında yazabilirim ama. Bir ara bende de vardı o hastalık. 😉

    YanıtlaSil
  11. Müthiş güzel bir analiz yazısı olmuş. Büyük bir keyifle okudum.

    YanıtlaSil
  12. Öncelikle isabetli ve yer yer sert dozajlı tesbitler olmuş ama yinede kaleminize sağlık. Ancak biz her ne sebeple olursa olsun bisiklet sporuna gönül vermiş herkesi kucaklıyoruz.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de bisiklet sporuna gönül vermiş herkesi sevgi ve saygıyla kucaklıyorum. Eleştiri uygar insanların yaşam sanatıdır. Eleştireceğiz ki düzelsin bir şeyler. Çoğu insan sarsmadan kendine gelemiyor. O yüzden sert eleştirmeliyiz.

      Sil
  13. Harika bir yazı, 13 den 6 ya geçiş olur mu acaba

    YanıtlaSil