31 Ocak 2022 Pazartesi

BİR FOTOĞRAFIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ 3!


60'lı yılların sonu ile 70'li yılların neredeyse tamamının Türk Bisiklet Sporu'nun altın çağı olduğunu düşünüyorum. Her türlü imkân olmasına rağmen günümüzün Türkiye'sinde hâlâ bisiklet sporunu istenilen düzeye çıkaramadığımızı görüyoruz. 83 milyon nüfuslu bir ülkede hepi topu iki adet continental seviyede takımımız var. World tour seviyesinde bir tane takımımız yok, onu geçtik bu seviyede bir takımda yarış koşabilen bisikletçimiz yok, antrenörümüz yok, mekanisyenimiz yok. Yok oğlu yok. Geçelim... Ama hökümat LPG'ye zam yaptı diye kendi başkentini cayır cayır yakan bir halka sahip 20 milyon küsür nüfuslu Kazakistan'ın world tour seviyesinde bisiklet takımı var, sayısız continental takımı var. İstanbul kadar nüfusu olan bir ülkeden world tour takımı çıkıyor, 83 milyon nüfuslu Türkiye'den çıkmıyor. 70'li yıllarda Kazaklar henüz ata binerken bizimkiler bisiklet sporunda Sovyet bisikletçilerle kafa kafaya yarışıyorlardı. Bu bahis uzar gider, bizi de kahreder, o yüzden bunu da geçelim...

Gelelim Bir Fotoğrafın Düşündürdükleri serisinin 3.sünde konu edineceğimiz fotoğrafa. Fotoğrafa dikkatli bakmazsanız 70'li yıllarda çekilmiş, bisiklet sporuyla ilgili alelade bir fotoğraf deyip geçebilirsiniz. Ancak dikkatli baktığınızda görmeyi bilen gözler için çok derin anlamlar saklı bu fotoğrafta. Disiplinlerarası okumalar yapmayı seven okurlarımıza burada John Berger'in Görme Biçimleri adlı kitabını şiddetle öneriyoruz. Sıradan bir hayvansal eylem olarak görmenin insan bağlamında çok farklı bir anlamı var. Hepimiz bir şekilde bakıyoruz; fakat çok azımız hakikati görebiliyoruz. Fotoğrafa geri dönelim. Bu fotoğrafın Kasım Asma'nın Facebook sayfasından aldık. Fotoğraf hakkındaki bilgilerin bir kısmını kendisinden aldık. Gerisini küçük bir araştırma süreciyle internetten derledik.

Yıl 1978! Yer Balıkesir Velodromu! (O vakitler Balıkesir'de velodrom var. Şimdi yok!) Fotoğraf Türkiye Pist Bisikleti Şampiyonası sırasında çekilmiş. Takım takip yarışında birinci olan İstanbul takımı birincilik kupaları ile birlikte fotoğraf çekilmişler. Takım üyeleri soldan sağa Bülent Yüksekol, Refik Diri, Kasım Asma, Tuncay Kürkçü, Cengiz Özdoğan(takım antrenörü). Bu yarışta Konya takımı ikinci olmuş, Bolu takımı da üçüncü olmuş. İstanbul'da pist bisiklet yarışı koşacak takımın olması gayet olağan, sonuçta o vakit de İstanbul Türkiye'nin en büyük şehri, Konya'yı zaten cümle âlem biliyor, Anadolu'da bisiklet sporunun lokomotifi... O zaman öyleymiş, şimdi de öyle. Çoğunuzun şaşıracağı nokta ise o dönemde Bolu'da bir bisiklet takımının olması. Biz şaşırmıyoruz, zira Bolu'daki bisiklet takımının hikâyesini biliyoruz. Türk Bisiklet Sporu sayfasında dönemin bisiklet sporunun tarihi ile ilgili paylaşımlarda bulunan İbrahim Pekcan abimizin Kasım Asma'nın Hikâyesi adlı seri yazılarından okuyup öğrendik. O yazılardan Ünal Tolun ve Saip Garipoğlu'nun çabalarıyla Bolu ilinde bisiklet sporunun nasıl sıfırdan başlatıldığını öğreniyoruz. Ne maceralar, ne maceralar... İlgili sayfadan okuyup öğreniniz.

Arka plandaki pist bisikletlerini sayabilen var mı?Matematiği güçlü olan el kaldırsın çocuğum! Biz saymaya çalıştık şöyle bir. İki elin parmak sayısına çok az kaldı. Matematiği güçlü olan biri sayarsa daha fazlası çıkabilir. Gırgırı bırakıp bisikletlerin gerçek hikâyesine gelelim. Yol bisikleti ile pist bisikleti bir babanın iki çocuğu sayılır, pist bisikletçiliğiniz gelişmemiş ise yol bisikletçiliğinizden fazla verim alamazsınız. Bunu çok iyi bilen Türk bisiklet efsanesi Ali Hüryılmaz pist bisikleti yarışlarında pist bisikleti kullanılması gerektiğinin gayet farkında. Zira pist bisikleti ile yol bisikleti birbirinden çok farklı şeyler. Sonuçta ikisi de bisiklet, ikisini de aynı bisikletçi sürüyor; ama teknikler, kurallar, donanımlar çok farklı. Feyzi Açıkalın'ın Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu Tarihi adlı kitabından öğrendiğimize göre o yıllarda pist yarışlarında yol bisikleti kullanımı yaygınmış. Niçin? Pist bisikleti olmadığı için tabii ki... Olmayınca kullanamıyorsunuz doğal olarak! Ali Hüryılmaz, o sene İtalya'dan 12 pist, 12 adet yol olmak üzere 24 bisiklet getirtmiş. O dönemde İtalya bisiklet endüstrisinin merkez üssü. Colnago'nun, Campagnolo'nun Avrupa'yı kasıp kavurduğu yıllar. 

1978 yılında Türkiye'ye yurt dışından 24 adet bisiklet getirtmek büyük başarı. "Abartıyorsun hocaaa! Altı üstü 24 tane bisiklet, bir kamyonete atsan sığar, nedir yani?" diyen arkadaşları dönemin ekonomi politikalarını, kambiyo rejimini ve dönemin gümrük mevzuatını araştırmaya davet ediyorum. 70'li yıllarda rahmetli Süleyman Demirel'in tabiriyle "50 cente muhtaç" hâlde olduğumuz için yurt dışına döviz çıkarıp oradan mal satın alıp ülkeye sokmaya çalışmak büyük suç. Döviz kaçakçısı muamelesi görüyorsunuz. Buna rağmen bireysel çabalarla yurt dışından pist bisikleti getirmeyi başarmışlar. Helâl olsun demekten başka söylenecek söz bulamıyoruz. Bisiklet sporunu yokluğun içinde nereden nereye getirmişler? Antrenmanlarda dört defa yamalanmış iç lastikleri kullanıyorlar, o vakitler paran olsa bile piyasada iç lastik bulmak ciddi mesele. Yok öyle şimdiki gibi gak deyince sponsordan bisiklet, guk deyince sponsordan karbon jant seti falan... Şimdi 83 milyon nüfuslu Türkiye'de bu kadar pist bisikleti bulabilir misiniz acaba? Günümüz Türkiye'sinde Six Day Race yahut olimpiyat koşabilecek donanımda 12 adet pist bisikleti bulabilir miyiz? Hiç sanmıyorum.

2022 Türkiye'sinde hâlâ bir velodromumuz yok. Ama yapılıyor. İnşaat hâlinde... Nasipse mart ayında Konya'da ilk olimpik standartlara sahip velodromumuza kavuşacağız. Bu projede emeği geçen herkesten Allah razı olsun. Tekerlerine deve dikeni batmasın! Karbon kadroları çatlamasın! Amin! Konya Velodromu elbet bir gün açılacak. Elbet bir gün Konya Velodromu'nda pist bisikleti yarışları da yapılacak. Orada olacağız ve kaç pist bisikletimiz, kaç pist bisikletçimiz olduğunu kendi gözlerimizle görüp kendi "ellerimizle" sayacağız. Zira el ile sayabilecek kadar olacak anca!!!1978 Türkiye'sinde ne kadar pist bisikleti olduğunu gördünüz, 2022 Türkiye'sinde kaç tane olacak? Bekleyip göreceğiz. Sayı bundan az olacak demiyoruz; az olsun, bu sayede birilerini gömelim, içimiz rahatlasın da demiyoruz. Bu yazıyı kaleme almamızdaki amaç neydi? Niçin yazdık? İstiyoruz ki Konya Velodromu açıldığı vakit yüzlerce pist bisikleti ile orada hazır olabilelim. Bizim bisikletçilerimiz olimpik standartlarda inşa edilen bu velodromda olimpik standartlardaki pist bisikletleri ile antrenman yapıp yarış koşabilsin. Yumurta kapıya dayanmadan tedbirimizi alalım, teçhizatımızı hazır edelim.

Bildiğimiz kadarıyla yerli bisiklet firmalarımızdan hiçbirinin ürün gamında pist bisikleti yok. Sosyal medya üzerinden kendilerine sorduk, 2022'de pist bisikleti üretecek misiniz, dedik. Yazı yayınlandığı tarihe kadar bir yanıt alamadık. Konya Velodromu açıldığında orada kaç pist bisikleti olacak bilmiyoruz; ama orada olan pist bisikletlerinin hiçbirinin Türk fabrikalarında Türk işçileri tarafından üretilmeyeceğini biliyoruz. Mademki bir velodromumuz olacak, orada nasıl kendi bisikletçimiz ile var olacaksak yine kendi bisikletimiz ile de var olabilmeliyiz. Elin bisikletiyle velodroma girilmez! Kendi bisikletlerimiz olmalı, bizim sporcularımız ve teknisyenlerimiz tarafından velodromda test edilmeli ve uygulamadan alınan sonuçlardan hareketle daha da geliştirilmeli. 1978'de İtalya'dan bisiklet getiriyormuşuz, 2022'de kendi bisikletimize binelim.

Ne diyor Mehmet Âkif "Geçmişten adam hisse kaparmış.. Ne masal şey!/ Beş bin senelik kıssa yarım hisse mi verdi?/ 'Tarih'i 'tekerrür' diye tarif ediyorlar;/ Hiç ibret alınsaydı, tekerrür mü ederdi?..." Türk bisiklet sporunun tarihi yokluğun, yoksulluğun ve yoksunluğun tarihidir. Geçmişte böyleydi, gelecekte böyle olmasın. Konya Velodromu'nu kendi mühendislerimiz, kendi ustalarımız inşa ettiler. O velodromda kendi bisikletimizle var olalım! Türk pist bisikletçiliği geleneğine bir Türk pist bisikleti damgasını vuralım!

3 yorum:

  1. Güzel bir yazı, sadece ppist bisikleti değil bisikletin yaygınlaşması dileğiyle

    YanıtlaSil
  2. Öncelikle bisikletlilerin trafikte güvenle ulaşımını sağlayabileceği düzenlemeler gerçekleştirilmesi. Antrenman yaparken veya antrenmana giderken yollarda can güvenliğini sağlayacak tedbirler alınmalı. Ne çok bisiklet sporcusu ve bisikletli motorlu araç çarpması sonucu sakatlandı veya hayatını kaybetti. Bisikletli Ulaşım ve Bisiklet sporu konuları ayrı kurumların konusu olsa da ortak noktası Trafikde güvenlik. Umarız her iki konuda da kurumlar üzerine düşeni biran önce yapar.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Size kesinlikle katılıyorum. Aşağıdaki "Otomobile Tapanlar Tarikatı" adlı yazımda bu durumu ayrıntılarıyla irdeledim. Otomobilsiz bir yaşamı inşa etmeye başlamalıyız artık.Gelecek beş yılda ekonomik durum buna oldukça müsait bir hâle gelecek. Bisiklet aktivistleri daha cesur ve eylemli olmalı artık.

      Sil