13 Şubat 2021 Cumartesi

BİR FOTOĞRAFIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ 2


Yukarıdaki fotoğraf 1965 senesinde Konya'da yapılan 1. Alaaddin Turu'nda bitiş noktasında çekilmiş bir fotoğraf. Fotoğrafta bitiş çizgisinden birinci sırada geçen bisikletçi Mustafa Cengiz'i görüyoruz. Kendisini yakın bir tarihte kaybettik. Bisiklet camiasının vefalı insanlarından biri olan Mehmet Büyükarı'nın onun vefatı dolayısıyla paylaştığı bir fotoğraftan hareketle derin düşüncelere dalacağız yine. Değerli büyüğümüz Mustafa Cengiz'e Allah'tan rahmet, acılı ailesine baş sağlığı diliyorum. "Bir Fotoğrafın Düşündürdükleri" serisinin ikinci yazısını bu fotoğraf üzerine yazmaya karar verdim. Tarihsel olarak bir gelenek yaratması nedeniyle anlamlı bir turda çekilmemiş olsa bile (Marmara Turu, Akdeniz Turu, Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu) içeriği dolayısıyla derin anlamlar taşıyor bizim için. Haydi şimdi de bu fotoğrafın üzerinde arkeolojik bir kazı yapalım. Bakalım neler çıkacak?

Kalabalığa dikkat! 1965 yılında yapılan bir yol bisikleti yarışının bitiş çizgisinde toplanmış kalabalığı görüyorsunuz. Fotoğrafta bizim görebildiğimiz kadarıyla bin kişiden fazla bir seyirci kitlesinin orada bulunduğunu söyleyebiliriz. Yıl 1965! Yer Konya! Yanlış anlamayın fakat 2020'de salgın başlamadan önce Konyaspor futbol kulübünün bazı maçlarında tribünlerdeki seyirci sayısından fazla bir rakam bu. Demek ki o yıllarda bisiklet dehşet popüler. Kitleler bisiklet yarışlarını futbol maçları gibi takip ediyor. 60'lı yıllarda yerlerde sürünen futbolu izlemek yerine dünya çapında rakipleriyle başa güreşen bisikletçileri izlemeyi tercih ediyor halkımız. 

Şehre dikkat! 1965 yılının Konya'sı. İrdeleyelim. 1965'te Türkiye'nin toplan nüfusu 31 milyon 391 bin 421. Konya'nın 1965 yılındaki toplam nüfusu 1 milyon 122 bin 622! Şehir merkezinin toplam nüfusu 354 bin 578. 1965 yılında Konya nüfusunun %68'i kırsal nufus, %32'i ise kent nüfusu. (Bu son veri ne alâka diye soranlar lisede coğrafya dersini hiç dinlememiş. 😂) 2019'da -bakınız bir de iki yıl önceki verileri paylaşıyorum- Türkiye'nin toplam nüfusu 83 milyon 154 bin 997 kişi. Konya'nın nüfusu ise 2019 yılında 2 milyon 232 bin 374. Neredeyse iki katı oranında artmış. Bugün Konya'da Allaaddin Turu'nu yeniden yapsak bitiş çizgisinde bu kadar insanı toplama şansımız yok. Nüfus artmış, ülke gelişmiş, ama bisiklet sporuna duyulan ilginin oranı azalmış. Veriler ortada.

Bitiş yerinin seçimine dikkat! Dümdüz bir yer seçip geçmek yerine seyircilerin tribün benzeri dizilebileceği eğimli bir tepeciğin kenarına bitiş konmuş. Dümdüz bir yer seçilmiş olsaydı sadece ilk sıradakiler yarışı izleme şansına sahip olacaktı. İkinci sıradaki izleyicilerden başlayarak arkada kalan kimse yarışın bitişini izleyemeyecekti. Bu şekilde doğal bir amfiyi andıran tepede bin kişiye yakın hatta binden biraz fazla sayıda insan tarafından yarışın bitişi izlenebiliyor. Yarışın bitiş yerini seçenler seyirci faktörünü de düşünmüş. İnceliğe bak, zarafetin düzeyine bak. Yıl 1965, yarışı düzenleyen kişilerdeki kafa yapısına bak. Ne kadar çok kişi izlerse bisiklet kültürü o kadar çok gelişir diye düşünecek kalitede nitelikli bisiklet insanını 1965 Türkiye'sinde kimler yetiştirdi? Soruyu ortaya atıyorum. Bilen beri gelsin!

Bariyerlere dikkat! Hangi bariyerler? Aga bariyer yok! Halk ile bisikletçiler arasına bariyer konmamış. Burada iki ihtimal var. Birincisi ihmal. Bisikletçilerin can güvenliği hiçe sayılarak bitiş çizgisindeki kalabalığı yarış parkurundan fizikî olarak ayıran bariyerler konmamış. İkinci ihtimal ise halka güven. O yıllarda Konya'daki bisiklet kültürü o derece ileri ki halk bir bisiklet yarışının nasıl yapıldığını ve nasıl izlenmesi gerektiğini çok iyi biliyor, yola atlamıyor, karşıdan karşıya geçmiyor, bisikletçilerin yaşamını tehlikeye atacak riskli hareketlerden uzak duruyor. Bu yüzden bu derece ileri bir bisiklet kültürüne sahip eğitimli halkın olduğu Konya'da, organizasyon halk ile bisikletçiler arasına bariyer koyma gereği duymamış. Helaaaaaalll!

Yarışta kürsü yapan bisikletçilere dikkat! Birinci Mustafa Cengiz, ikinci Nusret Ergül, üçüncü Rıfat Çalışkan. Türk bisiklet sporuna emek vermiş yüzlerce saygıdeğer isimden sadece üçü. Bugün granfondo koşan 500 kişiye bu isimleri kimdir, necidir diye sorun doğru düzgün bir yanıt alamazsınız. Gençlerin çoğu yaptığı sporun geçmişinde kimler var kimler yok bilmiyor. Geçmişini bilmeyenin geleceği olmaz. Kökü olmayan çınar olamaz. Tarihsiz insan, susuz deniz kadar mantıksızdır. Yeni ortaçağda makbul hâle gelen ve her alana bulaşan zırcahillik bisiklet sporuna mı bulaşmayacaktı? Ne sandınız? Yahu bu ülkede baleyi spor kategorisine sokup gençlik ve spor bakanlığına bağlamaya çalışanlar var. Bale diyorum bale!!!! Aloooo baaaaalleeeee! Bisikletin de ulaştırma bakanlığına bağlanması an meselesidir, demedi demeyin!

1965'in Konya'sında yapılan bir bisiklet yarışında karşımıza çıkan manzara işte tam olarak bu. 2021 ile karşılaştırmasını yapınız. World Tour seviyesindeki Tour Of Turkey'in hangi etabında böyle bir bitiş manzarası hatırlıyorsunuz. Mesela en son 2016 yılında yapılan 52. Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu'nun Aksaray-Konya arasıdaki efsanevî etabını ele alalım. Hani Lotto Soudal takımının cümle âleme ters deryar dersi verip pelotonu kırıp geçirdiği, acılardan acı beğendirdiği etabı diyorum. Unutmuş olamazsınız! Eşelon, deryar, ters deryar dersi vermek isteyen bisiklet antrenörü öğrencilerine o etabı izletsin. Mesela o etabın bitişindeki kalabalığı ele alalım. 2016 yılının Konya'sında Tour Of Turkey'in bir etabı bitiyor, 2016 yılında Konya nüfusu 2 milyon 131 bin kadar. Kalabalığa bak. YouTube'da etabın tamamının videosu var. Bitiş kalabalığını açıkça görebilirsiniz. Sonra da 1965 yılındaki alelade bir yarış olan Alaaddin Turu'nun bitiş çizgisindeki kalabalık ile karşılaştırın. 

1965 yılında federasyonun faaliyet programındaki herhangi bir yarış olan Alaaddin Turu'nun halkın ilgisini çekme oranı ile günümüzde ululsal medyada haber bile olamayan Türkiye Şampiyonası'nın halkın ilgisini çekme oranını karşılaştırın. 1965'ten günümüze bisiklet sporu gelişmiş mi gerilemiş mi siz hesap edin. Ben herhangi bir yorum yapmayacağım.

4 yorum:

  1. Teşekkür ediyorum. Ahde vefa....

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben teşekkür ediyorum. Siz paylaşmamış olsaydınız haberimiz olmayacaktı. İyi ki varsınız.

      Sil
  2. Çok teşekkürler bu blog ve Türkiye bisiklet tarihine dair yazılarınız için

    YanıtlaSil